Çocuklar okula başlayana kadar rüya gibi bir dönem geçirir. Uyanık geçirdikleri sürenin neredeyse tamamında oyun oynar, yeni keşifler yapar ve sevdikleri insanlarla bir arada vakit geçirirler. Ancak okulun başlamasıyla birlikte bu dönem sona erer. Artık hayatlarında daha önceki döneme göre çok daha belirgin bir şekilde ortaya çıkan bir kavram vardır: sorumluluk... Öğrenilmesi gereken konular, yapılması gereken ödevler, tekrar edilmesi gereken dersler, okula vaktinde gitmek için uyanılması gereken saatler ve güzel bir karne getirebilmek ya da iyi eğitim veren okullara girebilmek için geçilmesi gereken sınavlar…
Öğrencilerin akademik başarılarını ölçmek amacıyla uygulanmakta olan sınav sistemine çocuklar birbirlerinden farklı şekilde tepki verirler. Bazı öğrenciler için sınava hazırlık ve sınav süreci eğitimin ‘olağan’ parçalarıdır. Dolayısıyla sınav performanslarını olumsuz yönde etkileyen bir sorun yaşamazlar. Bazı öğrenciler için ise sınava hazırlık ve sınav süreci oldukça kaygı vericidir. Bu çocuklarda başarısız olma korkusu o kadar yoğun yaşanır ki, sınav anında sahip oldukları bilgileri kullanmakta zorlanırlar. Buna bağlı olarak da sınav öncesindeki kötü senaryo gerçek olur: çalışmalarının karşılığında beklediklerinden daha düşük bir sonuç alırlar. Başarısız olma korkusunun başarısız olma ile sonlandığı bir kısır döngü oluşur. Bu kısır döngüye girmemek ya da performansı olumsuz etkileyen kaygıdan kurtulmak için sadece çocuklara değil ailelere ve öğretmenlere de görev düşmektedir.
Başarısız olma korkusu olarak adlandırabileceğimiz sınav kaygısını yaşayan öğrenciler sınava hazırlanırken, sınav anında ve sonrasında pek çok farklı belirti gösterebilir. Bu belirtiler zihinsel, duygusal ya da bedensel kökenli olabilir. Bu belirtilerin anne-babalar ve öğretmenler tarafından gözlenmesi sıkıntının giderilmesinde büyük önem taşır. Çünkü çocuklar sıkıntı ve ihtiyaçlarını belirtmekte yetişkinlerden daha çok güçlük çeker.
Bir öğrencinin yüksek düzeyde sınav kaygısı yaşadığı nasıl anlaşılır?
Düşüncelerini toparlayamama ve ifade edememe,
Unutkanlık veya öğrendiklerini aktaramama,
Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü,
Bilgileri anlamada güçlük çekme,
Çarpıntı ve düzensiz kalp atışı,
Düzensiz solunum ve solunumda güçlük,
Ellerde titreme ve ateş basması hissi,
Baş dönmesi,
Kas yorgunlukları ve uyuşma,
Terleme ya da üşüme
Mide krampları ve baş ağrısı
Gerginlik ve sinirlilik,
Heyecan ve panik,
Karamsarlık ve güvensizlik,
Korku
Anne, baba ve öğretmenler çocuklara nasıl yardımcı olabilir?
Kaygıyı yok etmeye çalışmayın:
Amaç kaygıyı tümüyle ortadan kaldırmak değil, kaygıya yenik düşmemek ve yaşanan kaygıyı belli bir düzeyde tutmaktır. Eğer bir konuda hiç kaygı duymuyorsanız, o konuyu önemsemiyorsunuz demektir ve motive olmanız da mümkün değildir. Normal düzeydeki bir kaygı, istek duyma, karar alma ve alınan kararlar doğrultusunda enerji üretme ve üretilen bu enerjiyi kullanarak performansın yükseltilmesine yardımcı olur. Bu nedenle çocukların kaygıyla başa çıkmasına yardımcı olurken kaygıyı ortadan kaldırmaya çalışmak yerine kontrol edilebilir seviyeye çekmesine yardımcı olmaya çalışın.
Zaman yönetimi konusunda çocuklara yardımcı olun:
Pek çok öğrenci sınava hazırlanmak için yeterince zaman ayırmadığını düşünür. Bu nedenle de sınav saati yaklaştıkça panik içerisinde hazırlıklarını devam ettirmeye çalışır. Girilecek sınava hazırlanmak için gereken süreyi ayarlamak çocukların daha sakin bir şekilde hazırlanmasına ve sınav anında kendini daha rahat hissetmesine yardımcı olur. Çocukların aynı anda birçok şeyle ilgilenirler ve zamanlarını organize etme konusunda zorluk yaşarlar. Onların bu beceriyi kazanması için yetişkinlerin destek olması önemlidir. Ancak burada çocukların sosyal ihtiyaçları göz ardı edilmemelidir. Sonuç olarak eğer zaman yönetimi konusunda zorlandıklarını gözlemliyorsanız ona yardımcı olmaya çalışın.
Sınavlar öğrencinin kişiliğini değil, bilgisini ölçer:
Sınavın bilgi yerine kendi kişiliğini değerlendirdiğine inanan çocuklar daha fazla kaygılanır. Bu şekilde yapılan bir değerlendirme beden kimyasında bir takım değişikliklere yol açar. Ortaya çıkan kaygı, akıl yürütme ve soyut düşünme yönündeki zihinsel faaliyetleri bozar. Bu etkileri nedeniyle sınava yüklenen anlam, performansın düşmesine neden olan en önemli faktörlerden biridir. Kendini sınav sonucuna göre “yetersiz” ve “değersiz” gören bir çocuğun mutsuz olacağı ve özgüveninin düşeceği, buna bağlı olarak da gireceği sınavlara yönelik korkusunun artacağı açıktır. Çocuklara, girdikleri sınavın sonucu ne olursa olsun değerli olduklarının hissettirmek sanıldığı kadar zor olmayacaktır.
Sonuçtan bağımsız olarak gösterilen çabayı takdir edin:
Çaba, zeka ve yetenek gibi değişim sağlanması mümkün olmayan özelliklerden farklıdır. Çünkü çaba artırılabilir ya da azaltılabilir. Sınava hazırlanmak için elinden geleni yapan buna karşı sınavdan beklentisinin altında sonuç alan bir çocuk, ailesinden ya da öğretmeninden sadece eleştiri alırsa kendini çaresiz hissedecektir. Bu nedenle öncelikle gösterdiği çaba için takdir edilmeli ve sonrasında yaşanan soruna odaklanılmalıdır. “Ne yaparsam yapayım olmuyor” diye düşünen bir çocuk, sonraki sınavlar için motivasyonunu kaybedecek ve daha az çaba göstermeye başlayacaktır.
Geçmişte gösterilen başarıları hatırlatın:
Sorun yaşanmaya başlamadan önceki başarıları hatırlatmak çocukların motivasyonunu yükseltecektir. Bu süreçte çocuğun hangi özelliklerinin başarısına katkıda bulunduğuna vurgu yapmak hissedilen çaresizliği azaltacaktır. Sahip olduğu olumlu özelliklerin çevresi tarafından da fark edildiğini gören çocuk kendini daha güçlü hissedecek ve sorunuyla daha rahat başa çıkacaktır.
Sosyal becerilerini destekleyin:
Okulun başlamasıyla beraber, çocuklar vakitlerinin büyük kısmını akademik beceriler kazanmaya ayırır. Özellikle 6. sınıftan itibaren başlayan yıl sonu sınavları, hafta sonlarının dershaneye ayrılmasına neden olmakta ve çocukların arkadaşlarıyla geçirdiği vakitler gittikçe azalmaktadır. Ayrıca spor, sanat ve diğer uğraşılara ayrılan zaman da kısıtlanmaktadır. Çocukların çok yönlü bir gelişim göstermesini olanak sağlamak uzun vadede ortaya çıkabilecek kötü alışkanlıkların engellenmesinde bu tür etkinliklerin büyük önemi vardır. Okulda yaşanan stresle başa çıkabilmesi ve kendini geliştirebilmesi için çocukların bu tür etkinliklere zaman ayırması bir kayıp değil tam tersine öğrenme sürecini de olumlu etkileyecek bir kazançtır.
21 Nisan 2010
sınav kaygısı
Etiketler:
çaba,
kaygı,
korku,
motivasyon,
sınav,
sınav kaygısı,
sosyal beceriler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder