28 Nisan 2010

oyun terapisi


Psikoterapi, insanların duygu ve düşüncelerini gizliliğin de verdiği güvenle paylaştığı, kendini gözlemlediği, hem danışan hem de terapist için oldukça yoğun yaşanan bir süreçtir. Bu süreçte ağırlıklı olarak sözel iletişim kullanılır ve terapi ağırlıklı olarak sözcükler üzerinden devam eder. Ancak genellikle dokuz yaşından küçük çocuklarla çalışan psikologlar, iletişim kurabilmek için daha farklı yöntemler kullanmak zorundadır. Çünkü dokuz yaşından küçük çocuklar her hangi bir konuda yaşadıkları zorlukları yetişkinlerin anlayabileceği şekilde ifade etmekte zorlanır. Bu nedenle duygularını ve düşüncelerini paylaşarak kendilerini rahatlatmak ve yaşadıkları zorluklarla başa çıkmak için yetişkinlere göre daha fazla desteğe ihtiyaç duyarlar.

Deneyimsel oyun terapisi bu noktada devreye girer. Oyun terapisi genellikle dokuz yaşından küçük çocuklarla çalışılmasına karşı, kendi kendine oyun oynamayı bırakmamış her yaştan çocukla birlikte uygulanması mümkündür. Oyun terapisinde özel olarak tasarlanmış bir oyun odasında terapist ve çocuk birlikte oyun oynar. Oyun terapisinin belki de en önemli özelliği çocuğu terapi sürecinin merkezine koymasıdır. Burada terapistin ilk görevi, çocuğun kendisini oyununa davet etmesini beklemektir. Çocuk, ihtiyaç duyduğu güven ilişkisini kurmaya başladığında terapisti oyuna davet eder. Terapist, ortaya hiçbir koşul sürmeden çocuğun oyununa dahil olur ve ona eşlik eder. Çocuk, oyun terapistiyle güven ilişkisini geliştirdikten sonra yavaş yavaş kendini açmaya başlar. Oyun terapisinde her biri birbirinden farklı anlamlar taşıyan oyuncakları kullanarak kendi oyununu kurar. Günlük hayatında ifade etmekte zorlandığı öfke, üzüntü, kıskançlık gibi olumsuz duyguları özgürce yaşar. Oyun terapisti, çocuğu, kendinde gördüğü tüm hata, eksiklik ve zayıflıklarla koşulsuz olarak kabul eder. Çocuk, rahatlar ve daha cesur bir şekilde kendini oyunun akışına bırakır. Bu süreçte zorlukların kaynağına doğru bir yolculuğa çıkar, nedenleri keşfeder ve bu zorlukla nasıl başa çıkacağını en iyi bildiği yolla, oyunla, öğrenir.

Deneyimsel oyun terapisinde kullanılan oyuncakların ayrı birer anlamı vardır. Örneğin vahşi hayvan oyuncakları saldırganlık, korku, güç gibi durumları ifade edebilirken vahşi olmayan hayvan oyuncakları korunma, aile, ilişki gibi kavramları ifade edebilir. Top, etkileşim, güven ilişki kurma isteğini yansıtırken araba, hareket, güç ve kaçış anlamına gelebilir.

Oyun terapisi özellikle travmatik yaşantılar ve bu yaşantıların neden olduğu sorunlar üzerinde oldukça etkili bir terapi yöntemidir. Yaşanılan travmalar çocukların travmayı yaşadığı gelişim döneminde takılmasına ve daha sonraki gelişim dönemle geçerken zorluk yaşamasına neden olabilir. Oyun çocuğun, takıldığı gelişim aşamasında gerekli iyileşmeyi sağlayarak bir sonraki gelişim aşamasına geçmesine yardımcı olur.

Çocuklar oyun aracılığıyla pek çok şeyi öğrenir ve anlatır. Hayatın provası olarak oyun, çocukların yeni bilişsel ve sosyal becerileri, değerleri ve ahlaki değerlendirmeleri anlamasını ve bunları kendisi ile bütünleştirmesini sağlar. Çocuklar oyunda kimi zaman heyecan ve coşkuyu yaşarken, kimi zaman üzüntü, özlem ve öfkeyi yaşar. Bazı oyunlara en olumlu düşüncelerini koyarken bazen de hayata en karamsar açıdan bakar. Eşsiz hayal dünyaları içinde yaptıkları yolculuklara katılmak siz anne ve babalar için de bulunması oldukça güç bir fırsat. Çocuğunuz sizi oyununa davet ettiğinde vereceğiniz olumlu bir cevap ailenize çok şey katacaktır. Üstelik günlük hayatın sıkıcı doğru ve yanlışlarından kısa süreliğine de olsa uzaklaşmak… gerçekten çok iyi bir fikir. Hem televizyon karşısında yaptığımız şey de bu değil mi?

“Oyun çocuğun sanatıdır, sanat yetişkinin oyunudur.”
Koray Tarhan
Oyuncu ve Doğaçlama Eğitmeni


Kaynakça

1. Dr. Carol Norton, Byron Norton, Reaching Children Through Play Therapy, White Apple Press, USA, 1997
2. James L. Gould, Carol Grant Gould, Hayvan Zihni, Tübitak Yayınları, Ankara, 2000
bu yazı, mother and baby dergisinin mayıs sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder